DAĞYENİ : BİR YÖRÜK KÖYÜNDEN FAZLASI

Doğal Hayat / Çevre

 

Nazilli Havadis yöresel gazetesi yazarı Murat Abalı‘nın izniyle; 6 ay önce, gezip-görüp resimleyip yazdığı; ‘DAĞYENİ : BİR YÖRÜK KÖYÜNDEN FAZLASI’ başlıklı yazısını aşağıda aynen paylaşıyorum.

Okuyun çok beğeneceksiniz, Ben çok beğendim kendisine çok teşekkür ederim. Ellerine – kalemine sağlık.

DAĞYENİ : BİR YÖRÜK KÖYÜNDEN FAZLASI

“İncir, zeytin, çam, kavak ve çınar ağaçlarının iç içe olduğu bir yörük yerleşimi Aydın ilinin Germencik ilçesine bağlı Dağyeni köyüne gideceğiz. Köyün içinde ve etrafında bulunan tarihi ve doğa güzellikleri göreceğiz. İlk kez gittiğim bu köyde yaşadığım, duyduğum ve gördüklerimi sizlere aktarmak istiyorum. Ne zengin bir coğrafya da yaşadığımızı insan gezdikçe daha iyi anlıyor.

Köye Ortaklar mahallesi içinden ayrılan yol ile gidiliyor. Yol ayrımın da Anıt Ağaç yazılı kahverengi tabela dikkat çekiyor. Selatin de bulunan anıt ağacı değil de biz tabelası olmayan Dağyeni köyünde ki anıt ağaçları göreceğiz.

1-001.jpg

Bir Yörük Köyü

Selatin ve Dağyeni tabelalarından dönüyoruz. Bizi Atatürk’ün güzel bir portresi karşılıyor. Balatçık köyünün içinden geçerken iki adet tarihi çeşme yol kenarında görülebilir.

2-001.jpg

Biraz daha ilerledikten sonra da tarihi bir mezarlık yolun sağında yer alıyor. Mezarlık içerisinde iki adet yıkılmakta olan türbe var. Ayrıca mezarlıkta Osmanlıca kitabeli mezar taşları yer almakta.

3-001.jpg

Dağyeni’ye giderken İzmir-Aydın otobanının üstünden geçiyoruz. Köyü uzaklardan görünce gerçekten çok iyi konumda olduğu belli oluyor. Aydın dağlarının en güzel yerlerinden birisi. Köy mezarlığının orda durup köyün genel bir görünümüne bakıyoruz. Ve ardından 350 metre rakım da ki köyün içine giriyoruz.

4-001.jpg5.jpg

Paşa (Celal Bayar) Çeşmesi

Köyün içine girince çeşme ve arkasındaki sarı minareli camii dikkat çekiyor. Çeşmenin üzerinde yaptıran Celal Bayar’a hitaben şu yazıyor “BU KÖYÜN ÇEŞMESİNİ ARMAĞAN ETTİ BİZE. MUBAREK SU GİBİ AKTI BAYAR KALBİMİZE”.  Milli Mücadele yıllarında  “Galip” takma adıyla ülkenin işgalini önlemede önemli role sahip Celal Bayar o yıllarda bir süre Dağyeni mahallesinde bulunmuş ve mahallelinin kendisine ilgi göstermesinden dolayı 1957 yılında bu çeşmeyi yaptırmış.

6.jpg

Çeşmeden ayrılıp tarihi tescilli bir evi aramak için yukarı doğru çıkarken doğal pekmez yapımına denk geliyorum. Üzüm sahibi abi, kızı ve damadı ile pekmez yapıyordu. Hayırlı damat üzümleri itina ile eziyordu. Üzüm suları da birkaç aşama ile kaynatılarak pekmez haline getiriliyor. Pekmez yemedik ama ikram edilen üzümlerden yedik. Yerken de tarihi evin hemen karşılarında olduğunu öğreniyorum.

resim20.jpg

Tarihi tescilli konut

Paşa çeşmesinin biraz yukarısında koruma kurulları tarafından tescillenmiş tarihi konut bulunuyor. Konutun yanında yeni yapılmış bir ev var ve bitişik durumdalar. Ev sahibi evde olmadığı için de karşı komşusu beni götürüyor. Evin etrafında geziyoruz. Daha önce bir resim de gördüğüm kuş motifini arıyorum. Komşu abi bilemiyor. Yan tarafta ki avluya gidince görüyoruz . Abi ben de fark etmemişim o kuşu deyince şaşırıyorum. Ev sahipleri evde olmayınca konutun içerisini gezemedim. İçerisinde ahşap işlemeler mevcutmuş. Dolap nişleri, kapılar, tavanda motifler varmış.

resim21.jpg

Söğütalanı mevkii

Köyün 1-2 km yukarısına Söğütalanı denilen bir mevkiiye çıkıyorum. Buraya çıkarken taş yol çok dikkatimi çekiyor. Taş döşeme yol dağa kadar çıkıyor. Eski kervan yolunun bir parçasıymış. Ve bu yol yukarılara kadar devam ediyormuş.

9.jpg

Burası köyün yaylası gibi. Her mahsül var. Söğütalanı mevkii anıt ağacların olduğu, su pınarının devamlı aktığı bir yer. Serin serin oturup burada mola veriyorum. Mahsüllerini toplayan köylüler geliyor. Onlarla sohbet ediyorum. Bir teyze Tire’den gelmiş. Tire ye de gittiğimizi ayrıntılı şekilde gezdiğimi söyledim. Birkaç yer saydım. Onları sayınca teyze ile de muhabbet başladı. Bu dağın arkası Tire. Kuş uçumu çok yakın. Traktörü kullanan amcaya sıradaki hedefim olan kaleyi soruyorum. Ben normalde bu taş yolu yukarı dağa doğru yaya olarak devam edeceğimi  biliyorum. Ancak amcanın dediğine göre daha yakın başka bir yol varmış. Üstelik bir yere kadar arabayla da gidiliyormuş. Takip et beni dedi takıldık traktörün arkasına.

10.jpg

Kale yolunda

Traktörü bir yere kadar takip ettikten sonra amca diğer yoldan devam etmemi söylüyor. Yukarılara kadar çıkan bir yol ancak çok kötü. Yol taşlık, yarıklar var. Kimi yerler de çok kumlu. Araba sağa sola kaya kaya kumlu yerleri geçiyorum. Hatta araba da kayma ikaz lambası yandığını ilk kez o gün görüyorum. Araba renk değiştiriyor resmen. Arabayla o yolu çıktığıma pişman oluyorum.  Ve sonunda baya bir çıktıktan sonra gene çınar ağaçları ile çevrili su pınarının olduğu bir mevkiiye geliyorum. Burası Söğütalanı kadar güzel değil. Burdan sonra artık yayan devam.

11.jpg

Dua düzlüğü

Burası Erentepe’nin hemen altında bodur ağaçların arasında oldukça geniş bir yeşillik alan. Dağyeni köyünün yörük halkı uzun süre yağmur yağmayınca bu düzlüğe gelir, tören alanında yağmur duası yapar, kurbanlar keser, bir kurbanın bir kısmını yer, bir kısmını da tören alanının ortasında taşınabilir büyüklükte taşlarla yapılmış 1 m kadar yüksekliğe sahip dairesel bir halka içine bırakır ve köye dönermiş. Rivayet odur ki; köylü köye varmadan yağmur yağmaya başlarmış.

12.jpg

Gamersos kalesi

Antik kaynaklarda Sardes’i Ephesos’a bağlayan ve Büyükkale’ye doğru Aydın Dağları üzerinde Kral Yolu’na hâkim bir mevkide yer alan bir kaleden söz edilmektedir. Lidya artık tarih sahnesinden çekilmiştir; Pers İmparatoru Cyrus yada Kyros, Anadolu’yu ele geçirdikten sonra İran’daki yönetim merkezine uzaklığı ve fethedilen toprakların tek ve merkezi bir elden yönetilemeyecek kadar geniş olması nedeniyle yönetim erkini satrap olarak adlandırılan bölgesel valiler eliyle kullanıyordu. Bu amaçla Anadolu’nun önemli bölgelerine satrap valiler atandı. Anadolu’nun yönetim merkezi Lidyalılar sonrasında Sardes olarak kaldı ve burada Lidya Satraplığı tesis edildi. Tire’de bu satraplık sınırları içinde yer alıyordu. Bu satraplardan biri de adına sikke bastıran Gamersos isimli bir komutandı.

13.jpg

14.jpg

Gamersos sikkesi

Bugün en değerli sikkeler içinde yer alan Gamersos sikkesinin M.Ö. 400 – 380 yılları arasında bir döneme ait olduğu sanılmaktadır. Sikkenin bir yüzünde Gamersos’in portresi yer almaktadır. Kısa, düzgün taranmış saçlı ve başının arkasına doğru uzanan ince bir saç örgüsüne sahip, oldukça genç bir insan başı resmedilmiş durumdadır. Sağ kulağında bir küpe ve boynunda bir kolye bulunmaktadır. Arka yüzünde ayakta ve dik vaziyette Zeus Tanrı sağ elinde asası ve sol elinde bir kartal tutmaktadır. Hemen asasının solunda bir yıldız ve sağında ise , ΓΑΜΕΡΣΟΥ (Gamersos yada Gamerses) ifadesi yer almaktadır.

15.png

Gamersos’dan Ege denizi

Satrap öyle bir yere kurulmuş ki bir yanda Ödemiş’e varan Küçük Menderes ovası, bir yanda Aydın’a varan Büyük Menderes ovası bir yanda da Ege denizi manzarası izlenmekte.

16.jpg

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir