14 Ocak ’13
- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Doğayı hepimiz severiz. Doğa bizi kucağına alan, barındıran, dertlerini unutturan, ana kucağı gibidir. Güneşin ilk işıkları doğmadan yola çıkarsanız, insanın içini ürperten serinliğini bedeninizde hissedersiniz. Kekik kokan çiğli havayı, derin derin ciğerlerinize çeker, kuş sesleri arasında yolunuza devam edersiniz. Kartal dağına doğru giden patika yolun her iki yanı asırlık çam ağaçlarıyla kaplıdır. Hafif esen rüzgarın etkisiyle hışıltılı ses çıkaran çam iğne yaprakları yeşilin en karasıdır. Yol kenarında sabah karnını doyurmaya çıkan kablumbağa, ayak seslerinizi duyunca başını kabuğuna sokar, öylece geçmenizi bekler.
Tabiatla başbaşasınızdır. Doğanın sesinden başka ses yoktur. Şehir trafiği, araba sesi, korna gürültüsünden uzak. Beden sağlığınız yerindeyse, ruh sağlığınız da buna göre şekillenir. İçinize huzur dolar. Yol kenarındaki ulu çınar ağacının altındaki çeşmeden bir bardak su içerseniz keyfinize diyecek yoktur.
İşte böyle birgün de yapıyorum sabah doğa yörüyüşümü… Evladım kadar sevdiğim can dostum köpeğim yanımda yürüyor. Benden daha huzurlu, daha keyifli. Adı can. 6 yıldır benimle. Cinsi Golden Retriever. Tam bir insan dostu. İnanılmaz akıllı. Hisli, gözümün içene bakar, hüzünlüysen benimle hüznü, keyifliysen, o da neşeyi yaşar.
Kah önümden 10 mt. ileride, bazan arkamda kalır. Biraz gün doğuma kalırsan, solunumu artar. Uzun tüylü olması nedeniyle, içi yanar. Önümüze gelen çeşmenin aharına ön ayaklarını, sokar. Başlar lak lak su içmeye. Eğer serinlemediyse, çeşmenin aharına 4 ayağıyla girer. 5 dakika serinlemeği bekler. Sonra hızla sıçrar çıkar sudan. Dört ayanının üstüne sağlam basarak, hızla silkinir, sularını atar..
Ben onu seyrederken keyfime diyecek yoktur. Islanmamış başını iki elimin arasına alır, mıncıklar mıncıklarım.
İşte yaşamak, işte hayat budur.