01 Nisan ’13
- Kategori
- Magazin
Sevgili Çağatay Ulusoy, sana olan sevgi ve ilgiyi ben de, gıpta etmeye başladım. Ne kadar çok sevenlerin, fanların varmış. Seninle ilgili yazdığım, blog yazılarım soluksuz okunuyor. Çok seviliyorsun. Böyle Talih kuşu, her kulun başına konmaz.
Biliyorum, sen “Adını Feriha Koydum” dizisinin 2. Sezonunda yakaladın bu şansı. Allah vergisi fiziğinle, azmin ve yeteneklerinle geldin bir yerlere. İzleyicin gözünde bir fenomen oldun.
Sevenlerinden istek ve ricalar alıyorum. “ Emir’in Yolu” finali niye çekilmedi? Hazal Kaya ile niçin, yeni bir dizide oynamıyorlar?. Ben bu sorulara cevap verecek konumda değilim. Ancak Blog yazılarımda dile getirebilirim.
Yeni çekilecek diziyle ilgili, Ay Yapımın senaristi Sayın Ece Yörenç’ in açıklamaları doğrultusunda yazdığım, “Çağatay Ulusoy, yeni bir aşk hikayesi ile ekranlara dönüyor” blog yazım, bir ayda 20 binin üstünde okuyucu tarafından okundu. Bu demek ki, herkes seni ekranlarda göreceği günü sabırsızlıkla bekliyor. İnşallah Eylül ayında o gün gelecek.
Sevenleriniz iki aydır, suskun kalmanız konusunda sizi eleştiriyor. Mail ve Twitter kullanmadığınızı biliyorum. Kullanmayışınızı, saygı da duyuyorum. Siz bence en doğrusunu yapıyorsunuz. Kendinizi ne zaman hazır hissedersen o zaman çıkarsın basın karşısına. Ocak ayı içindeki, o talihsiz olaydan sonra kendinizi toparlamanız için zaman lazım. Keşke o uyuşturucu olayı, yaşanmasaydı. Hal bu ki, o bir gram uyuşturucunun keyfini, sevenlerinizin ilgisi ve sevgisi fazlasıyla yaşatıyordu size. Niye ihtiyaç duyduğunuzu anlamış değilim. Sizin başınıza gelen her kütü olay, sevenlerinizi en az sizin kadar üzüyor. Bunu unutmayın.
Yaz tatilinde yaşamış olduğunuz şezlong olayındaki, bir kare resmin başınıza neler açtığını, bir röportajınızda dinlemiştim. O tür resimlerin altı istenildiği gibi doldurulabilir. “Anadolu Kartalları”ndaki rol arkadaşınız, İsmail Filiz’in kız arkadaşı ile, Bodrum’da oynadığınız tavla resimlerinin, altına neler yazıldı, neler çizildi. Hep söylerim, bir musibet, bin nasihate bedeldir. Gene bir röportajınızda izlemiştim, “ Asla show dünyasından birisiyle bir ilişki yaşamam” diyorsunuz. Büyük konuşmamak lazım. Bin düşünüp, bir laf etmelisin. Niye olmasın ki, her horoz kendi çöplüğünde bulur eşini. Hatırlasanıza sevenleriniz, Hazal Kaya ile dizi aşkınızın, gerçek hayatta da olmasını çok istiyorlardı. Büyük lokma yut, büyük laf etme derler. Hayatta her şey olabilir.
Sevgili Çağatay, sizi, sevenleriniz getirdi buralara, Parlayan bir yıldız yaptı. Düşünsenize, kuyruklu yıldız gibi de kaydırabilirler. Yapımcılar seyircisi olan, sevilen, reytingi olan oyuncuya iş verir. Sektörde örnekleri çoktur.
Bütün bu yazdıklarım, “Baba nasihatı” gibi oldu ama, olsun ben sizin babanız yaşındayım. Ayrıca bütün bunlar sevenlerinizin isteği ve arzusu.
Çağatay, sen geleceğin yıldızısın. Başarılı olacaksın, arkanda on binlerce sevenin var. Yolun açık , her şeyin gönlünce olsun, yeter ki sen mert ve dik duruşunu davam ettir. Sevenlerin seninle…
Not: Dilerim, sevenlerinizin isteği doğrultusunda , yazdığım mektubu, birileri vesile olur da okursun. (Ha unutma bu bir “1 Nisan şakası” değil.)
Tüm okuyucularıma Saygılar, sevgiler.
Abdurrahman Balcılar