Kanal D’nin sevilen aşk ve drama dizisi Güllerin Savaşı’ında Kavga Gülru ile Ömer arasında başladı. Gülru kendisi ile birlikte olup, hamile bırakıp Amerika’ya giden Ömer’i bir türlü af edemiyor. Gülru, Gülfem ile savaşından sonra bir cephe daha açtı, Ömer ile aralarında savaş başladı. İzleyici de Ömer’in bu davranışından sonra sosyal medyada Barış Kılıç’a sitem etmeye başladı. Gülru’ya yaptıklarını, ona yaşattıklarını af etmiyorlar. Barış Kılıç da twitter hesabından sevenlerine cevap verdi. “Senaryoyu ben yazmıyorum. Ben işimi yapıyorum” diye özür mesajı yayınlar.
Güllerin Savaşı reytinglerine bakarsak, Total’de 4.sırada, AB’de 3.sırada yer almıştır. Şayet usta senaristlerimiz Melis Civelek ve Sırma Yanık, hikayede “O ha…” dedirtecek varyasyonlar yapmazlar ise, reytinglerde işler biraz zora girecek gibi…
Gülru, Cihan’ın yeni gelen eşyalarını evine yerleştirirken Ömer gelir. Gülru karşısında Ömer’i görünce suratına kapıyı kapatır. Bir süre bekler ve kapıyı tekrar açar. Gülru, ne yapmaya geldiğini söyle çek git.
Ömer, “Benden bu kadar Gülru. Artık sürdüremiyorum. Dünyanın öbür ucunda bile, pişmanlık yakamı bırakmadı. Son gecemiz… O her şeyi mahvettiğim sabah hiç aklımdan çıkmadı. Her gün, her gece, aldığım her nefeste kendimle hesaplaştım. Kalbini nasıl kırdığımı, bizi ne halde bıraktığımı, kalbim bana hiç unutturmadı. Bize yaptığım şeyin altında ezileceğimi çok iyi biliyordum ben Gülru… Bu yüzden Amerika’ya gittim. Senden uzakta olunca her şey çok daha kolay olur sanmıştım. Kendimi kandırdım. Ama olmadı. Ben dünyanın öteki ucuna gittim. Ama bizden bir adım öteye gidemedim. İşte burdayım, bu yüzden burdayım Gülru… Gülru ne cevap vereceğiniş, af edip, edemeyeceğini düşünür. Bebeğimin babasına ne diyeceksin? Ömer, gözlerime bak bana bir şey söyle… Üzgünün Gülru, son küçük bir oyun oynayabilirim sanmıştım. Ama elin elime değince, inan midem daha fazlasını kaldırmadı. Gördüğün gibi formdan düşmüşüm ben… Ben senin gibi iyi bir oyuncu olamayacağım. Aynı oyunu tekrar oynayamayacağım Gülru. Sen hiç bir ders almamışsın. Gülru benim söyleyecek hiç bir şeyim yok def ol git. Gülru sen bana hiç bir zaman geri alamayacağın bir ders verdin ama onu hiç bir zaman geri alamayacaksın. Hayatın boyu bana ne verdiğini hiç bir zaman bilemeyeceksin. O sırada kardeşi Çiçek gelir ve Ömer çeker gider.
Gülfem kardeşi Cihan’ın ömrünün bir gün, bir hafta, bir yıl olabileceği gerçeğini doktorlardan tekrar öğrenir. Cihan hastane çıkışında Ömer ile karşılaşır, yüzüne nefretle bakar.
Cihan, Gülru’nun karnındaki bebeğin kendisinin olmasa da kabullenmiştir. Bebeğin bir şey olmaması için üzerine titrer.
Brooke Amerika’da İstanbul’a döner. O da köşke yerleşir. Çiçek Ömer ile konuşur, sen ablama ne yaptın diye sorsa da, tatminkar cevap alamaz.
Diğer taraftan Mert iyi bir manken olmuş çok da iyi para kazanıyordur. Arkadaşı İsmail’e maddi destek olur. Karısı Yonca parayı görünce sıkıca yapışır. Mert’in menajeri Hale onu ünlü tekstilci Tibet Yalçın’a götür. Onu marka yüzü yapmasını ister. Ama kapıdan kibarca kovulur. (Kaan Ece, tekstilci Tibet karakteri olarak diziye yeni katıldı.)
Gülfem bir gün Gulru’yu köşke çağırır. Onu Cihan ile köşke dönmesi için ikna etmeye çalışır. Cihan’ın ömrünün çok kısa kaldığını söyleyince Gülru kabul eder.
Cihan, odasındaki eşyaları toplar. O sırada Gülru’nun sözleri kulaklarında yankılanır. “Hayat öğretir, sevmeyi ve sevilmeyi… Aşk ve sevginin birbirinden ne kadar farklı olabilir ki? Aşkın, sevginin karanlık yüzü olduğunu öğretir bazen…”
Gülru da kanepeye uzanır, bebeğini okşar. Onunla konuşur.
“Büyüdüğünde sana izletmek istediğim bir film var. O filmde var ya, sevgi emektir. Biz senle tertemiz kalpli bir adamın yanına gideceğiz. Benim tek dileğim, onun seni tanıyacak, senin de ileride onu hatırlayacağın kadar hayatta kalması. Aile olmaya gidiyoruz. Bana sevilmeyi öğreten adamla, çok mutlu bir aile olmaya gidiyoruz.”
Cihan köşke taşınır. Gülfem onları kapıda karşılar. “Evine hoş geldin Cihan”. Cihan; “Ben karımla köşke geri dönüyorum, ablam kapıda gülümseyerek bizi karşılıyor. Ben öldüm de cennete düştüm haberim mi yok.”
Cihan bu anı ölümsüzleştirmemiz lazım. Telefonuna Sevgi’ye verir, fotoğraflarını çekmesini ister. Daha sonra Gülfen Cihan’ı hastaneye kontrole götürür. Gülru da odalarını hazırlamak için evde kalır.
Ömer ile karısı Brooke Bodrum’a doğru seyahate gitmeden Ömer 5 dakika izin ister ve köşke uğrar. Ömer köşkün mutfağında Gülru’yu görür. Gülru elinde ekmek bıçağı ile karpuz kesiyordur. Ömer; Ne işin var senin burada? Gerçekten çok merak ediyorum Gülru, nasıl başardın bunu… Gülfem’i nasıl kabul ettirdin? Gülru; Eğer eski karınla konuşmak istiyorsan dışarı çıktı o. Ömer, Gülru’nun omuzuna dokunur. Gülru, sakın dokunma bana diyerek aniden geri döner, elindeki ekmek bıçağı karnına saplanır.
Ömer istemeyerek de olsa, kendi çocuğunun katili olur. Elleri kan içindedir. Şaşkınlıktan ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez. Gülfem hastaneye giderken, Cihan’ın tahlillerini almak için geri dönmüşlerdir. Gülfem bu manzarayı kapıdan görür ve şaşkına döner. Ağzı açık seyreder ve 51.bölüm burada sona erer.
İlerleyen bölümlerde neler olacak. Cihan köşke döndü. Beyninde kurşun ile daha ne kadar yaşayacak. Gülru da, yaralanma sonucunda bebeğini kaybedecektir. Ömer kendi çocuğu kendi elleri ile ölümüne sebep olacaktır. Gülfem’in annesi Halide yine köşkün etrafında dönüyor, bakalım Gülfem’in başına ne dertler açacak hep birlikte göreceğiz.
İyi Seyirler.
Saygılar ve sevgiler.
Abdurrahman Balcılar
Twitter: abdurrahman balcılar@abbalcilar
Mail : ab.balcilar@hotmail.com
Blog: blog.milliyet.com.tr/cansever
Blog: balcilar–blog.com
Not: Görseller diziden tarafımdan kopyalanarak alınmıştır.