29 Nisan 2017 tarihli yazımda; “Çağatay Ulusoy bu yaz 3.Sinema filmi ile geliyor!” Demiştim. İçerde dizisi final yaptı, gün geldi. İşte o filmin konusu belli oldu.
Çağatay Ulusoy 3.sinema filminde pehlivan oluyor. Ünlü Türk güreşçi Deliormanlı Koca Yusuf’un hayatını canlandırıyor. Son dizisi ‘İçerde’de bıçkın delikanlı olan Sarp, bu defa ağır siklet güreşçi olarak karşımıza çıkıyor.
Çağatay Ulusoy; Göcek sahillerinde kısa bir tatil yapıp dizi yorgunluğunu attıktan sonra, dünyaya ‘Deliormanlı Türk güreşçisi’ olarak nam salan Koca Yusuf’un hayatını anlatacak filmin hazırlıklarına başladı.
Yeni proje 1856-1898 yılları arasında yaşayan dünyaca ünlü Türk güreşçi Koca Yusuf’un hayatını anlatacak. 42 yaşında genç yaşta, bir deniz kazasında hayatını kaybeden Koca Yusuf, aslen Bulgaristan’ın Deliorman bölgesindeki Şumnu iline bağlı Şeytancık (Hitrino) beldesinin Karalar köyünde dünyaya gelmiş. Bu beldede heykeli bulunuyor.
Çağatay Ulusoy, Koca Yusuf’a benzeyebilmek için şimdiden hızla çalışmalara başlamıştır. 144 kiloluk güreşçinin sıkletine ulaşamaz ama şimdiki kilosundan 10 kilo kadar alabilir.
Bunun için özel diyet ve spora başlıyormuş. 144 kiloluk bir Çağatay düşünemiyorum ama, çekim hileleri ile olduğundan daha şişman gösterilecektir.
Tip olarak Koca Yusuf gibi pos bıyık bırakması lazım. Saçlar ‘İçerde’ dizisindeki Sarp’ın saçlarından daha uzun 3 numaranın üstünde olabilir.
DELİORMANLI KOCA YUSUF’UN HAYATI :
Koca Yusuf, bugün Bulgaristan sınırlarında yer alan Şumnu Kasabası’nın Karalar Köyü’nde dünyaya geldi. Doğum tarihi tam olarak bilinmese de İsveç güreş tarihçisi William Baster’a göre 1857 yılında doğmuştur. Babasının adı İsmail’dir. Babası ve dedesi Yusuf’un ilk güreş ustaları oldu. Çocukluğu, milliyetçilik hareketleri nedeniyle Bulgarların Türk köylerini bastığı bir ortamda geçti.
1856-1898 yılları arasında yaşayan, “Deliormanlı Türk güreşçisi” olarak tanınan Koca Yusuf, 144 kiloluk gövdesi, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakıyla ünlüydü.
Koca Yusuf dönemin ünlü pehlivanlarından Şumnulu Dursun Pehlivan, Nasuhçulu Kel İsmail Pehlivan ve Pomak Osman tarafından yetiştirildi. Kırkpınar tarihinde 26 yıl boyunca üst üste başpehlivanlığı elinde bulunduran ve Sultan Abdülaziz’in başpehlivanı olan Kel Aliço ile 1885 yılında güreşti. Sabah başlayan mücadele akşam sona erdi. Kel Aliço mücadele sırasında güreşi bırakmış ve kendi elleriyle ülkenin başpehlivanlığı unvanını Koca Yusuf’a devrettmiştir. Kel Aliço’nun çırağı olan ve 18 yıl Kırkpınar başpehlivanlığını elinde bulundurduğu söylenen Adalı Halil’i iki kez ardı ardına yendi. Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murat ve Sultan II. Abdülhamit döneminde pek çok güreş yaptı. Koca Yusuf ile çarpışan Kara Ahmet, Katrancı Mehmet, Kazandereli Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim gibi ünlü pehlivanlar, onun kendilerinden üstün bir pehlivan olduğunu kabul ettiler.
1897’de Avrupa’ya gitti, Paris’te minder güreşinin kurallarını öğrendi. Döneminin önemli sporcuları Olsen, Pons, Fournier ve Sebes gibi isimleri yendi. Avrupa’da büyük ün kazanınca Amerika’dan davet aldı. Orada da yaptığı bütün güreşleri kazandı. Türkiye’ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898’de transatlantikle yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin şileple çarpışıp batması sonucu boğularak öldü.
ÖLÜMÜ :
Türkiye’ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898’de Fransız bandıralı La Bourgogne transatlantiği ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuz sabahı New York’un kuzeydoğusundaki Sable Adası’nın 60 mil açıklarında İngiltere bandıralı Cromartyshire şilebiyle çarpışıp batması sonucu tüm yolcular ve mürettebatla birlikte boğularak ölmüştür.
Ölümüyle ilgili üç iddia vardır. İlki kaza sonrasında filikalara binen diğer yolcularla birlikte kurtulmaya çalışan Koca Yusuf’un tutunduğu filikadaki diğer yolcuların onun koca gövdesinin sandalı devireceği korkusuna kapılıp kürek ve baltalarla ellerine vurduğu ellerini çekmeyeceğini anlaşılınca da filikadakiler tarafından baltayla bileklerinin kesildiği ve bu nedenle öldüğü, ikincisi Koca Yusuf’un Amerika’da kazandığı güreşlerin ardından kazandığı paraları kağıt paralara güvenmediği için altına çevirdiği ve bu altınların ağırlığı nedeniyle okyanusta boğulduğudur. Zira bu altınlar 8000 dolar karşılığı 40 kilo altın anlamına gelmektedir.Üçüncüsü geminin başka bir gemiyle çarpışması sonucu gemi batmaya başladı. Koca Yusuf tam gemiyi terk edecekken gemide bulunan demirlerin altına sıkışan çocuğu ve ona yardım etmeye çalışan annesini gördü. Çocuğu çıkarmak için demirleri tutup kaldırdı ve çocuk çıktıktan sonra tekrar bir yıkım oldu ve demirler üzerine doğru meyil etti. Koca Yusuf bu demirleri bıraksa altında kalıp can verecekti ve o demirleri bırakmayıp okyanusta boğularak can verdi.
MEZARI HAKKINDA :
Koca Yusuf’un naaşının Atlas Okyanusu’nda kaybolduğu sanılmaktadır. Ancak şair Sunay Akın’ın Önce Çocuklar ve Kadınlar adlı kitabının “Okyanusa Yenilen Güreşçi” başlıklı bölümünde Azor Adaları’nda mezarının bulunduğu iddiasına yer verilmiştir. Kaza sonrasında civar adalara vuran gemi yolculara ait 20 cesetten pek heybetli değişik kılıklı olanının Koca Yusuf olabileceğini iddia eden yazar, cesedin adadaki kilisenin mezarlığına defnedildiğini belirtmiştir.
Koca Yusuf’un eşi Refiye’den Mehmet ve Hüseyin adında iki çocuğu olmuştur.
Bütün hazırlıklar ve film kadrosu tamamlandıktan sonra Ağustos ayında çekimlere başlanacakmış. Çekimler öce Kanada’da başlayacak, sonra da Amerika ve Türkiye’de devam edeceği belirtiliyor.
Daha önce Taff Pictures ile anlaştığı yazılmıştı ama, bu film için Maltepe Yayla Sanat Merkezi’nin de sahibi olan yeni yapım şirketi Yayla Grup yapımcılığını üstleneceği söyleniyor. Filmin bütçesi 25 Milyon TL. olarak belirlenmiş. Ulusoy bu rol için 1 Milyon TL. alacakmış.
Çağatay Ulusoy, Delibal sinema filminde elde ettiği sükseden çok farklı ve görkemli bir sinema filmi ile geliyor. Kaderi Delibal ile aynı. Film sonunda intihar etmiş ölmüştü. Bu filmde de ölecek, izleyicisini üzecektir.
Başta Çağatay Ulusoy ve tüm yapım ekibine başarılar diliyorum.
Saygılar ve sevgiler.
Abdurrahman Balcılar
Twitter: abdurrahman balcılar@abbalcilar
Mail : ab.balcilar@hotmail.com
Blog: blog.milliyet.com.tr/cansever
Blog: Abdurrahman Balcılar Blog Sayfası
Not: Kaynak haber ve görseller internetten alınmıştır.
*Şahsi Blog sayfamda ve Milliyet Blog’da yayınlanan blog yazıları büyük bir çalışmanın ürünü olup, izinsiz ya da kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Aksi halde kanuni işlem yapılır.