Tv8’in Hazal Kaya’lı aşk dizisi “Maral En Güzel Hikayem” Perşembe akşamı 5.Bölümü ile ekranlarımıza geldi. Eğlenceli bir bölümdü ve Sarp (Aras Bulut iynemli) kick box’cu oldu. Jean Claude Van Damme’ye özenmiş gibi geldi bana, ama yakışmış ona, çiroz değil. Kaslı, adaleli, baklavaları da yerinde sayılır.
Maral, her zamanki olduğu gibi duru güzelliği ile göz doldurdu. Sarp, deli dolu, eğlenceli bir tip olarak oldukça başarılı bir performans sergiliyor.
Maral’ın 5.Bölümde olanlar özetle şöyle:
Canan Hanım Maral’ı mağazaya çağırır. Sarp’la ne kadar yakın olduklarını sorar. Maral, ben hık-mık edince tamam anladım, der. Oytun’la ne derdi var bu Sarp’ın diye sorar. Aralarında bir tartışmamı geçti. Sonra da ben halledeceğim diye geçiştirir. Maral’a sen ağladın mı der. Maral, Alara’ya patronluk yaptım diye intikam almaya çalışıyor benden. Canan Hanım, nerde benim savaşçı Maral diyerek gurunu okşamaya çalışır. İzin verme diyerek gaz verir.
Maral, Sarp ve Alara’nın yanına gelir, “Gideceğiniz film vizyondan kalktı.” Alara, bunu söylemek için mi geldin, çok düşüncelisin. Filmdeki kız da öyleydi, ama sonunda kaybetti, yazık. Maral, öyle bitmiyordu, sonunda aşk kazanıyordu. Alara; Sonunda güzel olan kazanır. Maral; Güzelliğe fazla güvenmemek lazım, solar gider. Hem daha önemli şeyler var, kararlılık mesela. Alara; Kim daha kararlıysa o kazanacak yani, öyle mi? Maral; Aynen.
Sarp; Siz filmden mi bahsediyorsunuz? Maral eve gider, Aslı’ya Alara bana savaş ilan etti. Kız resmen Sarp’ı istiyor. Açık, açık istiyor yani. Aslı; Avucumu yalar, Sarp benim deseydin? Maral; demiş kadar oldum zaten. Maral; Benim değil ki Aslı, bir söylese. Kız bu Sarp’ı nasıl itiraf ettircez. Maral; Dur daha bitmedi, Makas Canan beni yanına çağırdı. Ne sordu biliyor musun? Sarp’ın Oytun’la ne derdi var. Kavga mı ettiler dedi. Aslı; Vallahi buldum. Öp beni. Maral, Aslı’nın alnından öper. Ne buldun? Aslı; Sarp’ı Oytun’la kıskandırcaz. Böylelikle aralarında bir şey var mı, onu öğreneceğiz.
Hem de Sarp seni gerçekten seviyorsa, kıskanacak ve hamle yapacak. Bir taşla iki kuş. Oytun zaten sap gibi gezip duruyor, arkadaşlık edersiniz işte.
Maral; Aslında Oytun’a teşekkür etmek istiyordum ben yardımları için. Var benim aklımda bir şeyler.
Evde Sarp’ın telefonu çalar. Annesi açar, arayan Yaman’dır. Sarp telefonu annesinin elinden alır, bu saatte niye aradığını sorar. Oytun’un yasa dışı kumara meraklı olduğunu söyler. Sarp, biliyordum. Babacığının paralarını yiyor diyen Yaman’a, Halis parayı bu kadar önemsemez. Sakladıkları bir şey var, bul onu. Annesi Nilüfer, kim bu Yaman dese de Sarp, işten arkadaş diyerek geçiştirir. Annesi ben yarın işyerine geleceğim. Sarp, yarın pastane çok yoğun, çocuk ondan aradı zaten. Sarp, yarın gelme başka gün gel. Annesi pastanenin adını sorar, Sarp Maral Pastanesi der.
Maral sabah koşusu yapan Halis Bey ve oğlu Oytun ile karşılaşır. Halis Beye oğlunuz Oytun ile ilgili bir şey söylemem lazım. O sıra Oytun da gelir. Maral Halis Beye imzalatacağı evraklar olduğunu söyler. Halis beye kenara çekerek; Oytun sizin bir telefonunuzla Fransa’dan geldi. Biz ona bir hoş geldiniz bile demedik. Halis, ben nasıl düşünemedim bunu. Maral; Diyorum ki ona bir parti hazırlayalım, hoş geldin partisi. Nerden aklınıza geldi şimdi bu diyen Halis Beye; Benim işimin bir parçası Luna Ailesini mutlu etmek değil mi? Oytun da aileden. Halis bey, aferin sana, bütün çalışanlara haber verelim onlar da katılsınlar. Organizasyon sende o zaman. Maral, Oytun ağaç oldu der ve el sallar.
Canan Hanım pastaneye uğrar. Muhittin Ustaya, şu çikolatacı çocuk ile Oytun arasında ne var? Sonra Oytun ile Sarp karşılaşır, buradasın. Ben de işine son verildi diye biliyordum. Sarp; Bir yanlış anlaşılma oldu, hallettik. O sırada gelen Aslı, Sarp ve Tahsin’e, Maral’ın konuşacağını söyler.
Maral pastaneye günaydın diyerek girer. Sarp önüne geçerek, dün akşam niye kaçtın. Maral; Geç oldu. Sarp; Uykucu seni diyerek burnunu dokunur. Maral: Uyuduğunu kim söyledi. Sarp: Haa, uyumadın, niye birini mi düşünüyordun?
Maral; Akşam Luna’da bir parti olacağını söyler. Sarp, pastalar da benden. Maral; Evet, senin spesiyallerinden istiyoruz. Sarp; Emriniz olur, aklınız çıkacak, aklınız. Neyin partisi bu? Maral; Oytun’a hoş geldin partisi yapıyoruz. Sarp’ın suratının rengi değişir. Alçak sesle zıkkımın kökünü yesin. Yani elin Fransız’ına bir de parti mi yapacağız, adamın hayatı parti, zaten. Siz yapın partinizi benim işim var. Aslı; Sen gelmicen mi? Sarp; Şimdi hatırladım, akşama benim maçım var. Maral; Pastayı yapınca haber verirsin o zaman. Sarp; Tüh bak, söylemeye unutmuşum, siparişler full bende bu gün. Muhittin Usta yapar size artık yapar bir şeyler.
Muhitin Usta Sarp’ı pastaneye çeker, az önce Canan Hanım buradaydı, Sarp ile Oytun arasında bir problem var mı diye sordu. Sarp; Ne problem olacak. Ben giderim şimdi Canan Hanıma, ben hallederim.
Canan Hanım Halis Beyle konuşurken kapıyı çalar girer. Canan Hanım nedir diye sorunca, demin pastanede benim çikolatalarımdan yememişsiniz. Bir yanlış anlaşılma oldu herhalde, benim çikolatalarım iyidir. Kimseye zarar vermez, ne duyduysanız bir sorun yok yani… Canan Hanım Sarp’ın telefonla konuşmalarını duymuştu. Kendi kulaklarıma mı inanacağım, senin söylediklerini mi? Sarp döner gider.
Çıkışta Maral, hayrola suratın kötü? Sarp, Canan Hanım. Maral; Bana da sordu. Sana niye sordu diyen Sarp’a Maral biz şeyiz diye. Sarp, şeytanca gülümser, Maral’ın kulağına eğilerek, benim gitmem gerek.
Personelden biri partide ne giyeceğiz diye Maral’a sorar. O sırada oradan geçen Alara, ne o parti mi var diye sorar. Maral; sadece mağaza çalışanlarına… Alara; Unuttun her halde, ben Luna’nın marka yüzüyüm. Akşama görüşürüz Sarp’la orda olucaz. Maral; Sarp’ın işi var. Alara; Henüz bir program yapmadık, müsaittiz biz. Sarp’ı getirim ben, merak etme.
Halis Bey karısı Deniz’in odasına gider, akşama oğlu Oytun için Maral’ın parti düzenleyeceğini söyler. Deniz Hanım, benim de Oytun’a bir hediye almak istiyordum, bahanem olur. Deniz Hanım Maral’ın odasına gider, geçmişteki mankenliğini anlatır. Ve Halis ile evlenmelerini anlatır.
Kimsenin ailemi elimden almasını izin vermeyeceğim. Maral, siz Oytun’a düzenleyeceğim partiyi öğrenmişsiniz. Ama yanlış anlamışsınız. Deniz Hanım, Maral’a gözdağı verir. Siz benim tatlı halimi görmüşsünüz, diğer halimi görmek istemezsiniz.
Sarp, Canan hanımın odasına gider, konuşmak ister. Canan Hanım, lafını çok işittik, biraz da işini görelim. Şu kumaşları renklerine göre topla, dolaba kaldır. O arada da öt. Oytun Beyi kıskanır, o şanslı doğanlardan. Benim de kendi çapımda bir havam var ama, O gelince… Canan Hanım, zamanla düzelir, Oytun’un bir yere gideceği yok. Sarp, haklısınız, hemen toparlanırım. Canan Hanım, konuşma bitmiştir. Çok fazla açıklama verenleri ben inanmam. Altından her zaman bir yalan çıkar çünkü…
Maral Sarp ile Alara’nın pastanedeki cilveleşmelerini görür. Gelen Oytun’a seslenir, yardımına ihtiyacım var, pastanede iki dakika konuşalım mı? Birlikte pastanede bir masaya otururlar. Akşama bir tasarımcının partisine gelir misin diye teklif eder.
Sarp onları bir arada görür. Alara, bunların arasında ne var böyle. Sarp, ne olacak canım. Alara; Ben anlarım baksana Maral’a Oytun’a nasıl bakıyor? Ay çok şekerler.
Oytun Maral’ın elini tutunca, Sarp masaya gider Oytun Bey ne alırsınız diye sorar. Maral ne alırsa ben de ondan. Maral bir şey istemez. Sarp çılgına döner, çıkar Yaman’a telefon eder. Yaman, o Oytun da ne numaralar varmış. Sarp, gel hemen bana anlar, sakın bana sormadan bir adım atma Yaman.
Maral Aslı ile konuşur, Sarp’ın bir adım atacağı yok, ben onunla konuşacağım. Sarp, şimdi işim var yarım saat sonra bizim çaycıda konuşalım. Sarp, sorun falan yok değil mi?
Yaman, Sarp ve Tahsin’i arabasına alır, Oytun’un geçmişteki bütün sırrını anlatır. Oytun kazanır, Kaan’ın arabasını kazanır. Kaan aile yadigarı, sen arabayı alma der. Sonra da kravatıyla intihar eder. Ama ölmez. Halis Bey, hastanede oğlunun yardımına koşar. Oytun, senin oğlun olmak ne kadar zor biliyor musun? Olay gazetelerde çıkınca, oğlunu Fransa’ya gönderir.
Halis, ben yaşadığım sürece kimse sana dokunamaz, ben buna asla izin vermem. Orda artık uslu duracaksın, kumar falan yok.
Sarp akşam benim maça getir şu Kaan’ı. Her şeyi anlattıracağız. Hayatımın maçı olacak bu maç, yedim seni Oytun.
Maral çaycıda Sarp’ı beklerken Canan Hanım çıkagelir. Maral, Canan Hanım siz ne arıyorsunuz burada. Canan, bayılıyorum buranın tostlarını. Partiyi sorar, Maral nasıl nerden öğrendiniz. Canan Hanım; Luna’da kuş uçsa, kuştan önce benim haberim olur. O sırada Sarp çıkar gelir. Canan, ikinci karşılaşma bu gün, her şey yolunda mı Sarp? Sonra gelen tostunu alarak, ben sizi yalnız bırakayım der ve gider.
Sarp, sen niye çağırın beni? Sarp, muzipçe güler, Maral’ın yüzüne bakar. Maral, hık-mık eder, akşam sen gelmiyor musun partiye. Sarp, gelirim de maç var. Maral, ben geleyim maça, orda konuşalım. Sarp, olmaz gelme sen maça. Maral; İstemiyor musun? Sarp; Yok ya konsantre olamam ben, ben seni görünce kafam dağılır. Çayları içip çıkarlar.
Sahilde birlikte yürürler. Sarp, çok mu güzel bir şeydi söyleyeceğin, sonra da vazgeçtiğin şey. Maral, bela bir şey galiba. Sarp, değiştir o zaman, kasıyorsa değiştir. Maral; Söylemesi kolay, senin anlayacağın dilden konuşayım. Her sabah altıda kalkmak zorundasın. Sarp ne diyorsun ya… der yere çöker hayırrrr… Yapamam.
Sarp, yerden kalkar, şimdi iyice merak etmeye başladım.
Aslı ve Tahsin birlikte Oytun’a hediye almak için çıkarlar. Mağazan arkadaşları da bunların arasında bir şey diyerek onları takip ederler.
Maral ile Sarp mağazaya gelişinden onları Alara karşılar. Alara akşama maçına ben de geleceğim diye ısrar eder.
Alara, hey Herry Potter diyerek Tahsin’in önüne geçer. Akşama Sarp’ın maçı nerde diyerek yerini öğrenir. Spor kulübünde saat 8’de olduğunu öğrenir.
Maral, Benan’a akşamki partiyi hatırlatmak için odasına girer. O sırada Alara da gelir. Maral çıkmak isteyince kal kal benim işim kısa der. Akşam partiye gitmekten vazgeçtim de Sarp’ın boks maçına gidicem. Maral; Maça… Alara; Sarp davet etti, çok ısrar etti. Uğur getireceğim ona.
Oytun Sarp’ın yanına gelir. Modacının partisinden sonra dışarı çıkacaktım da, sana mekan soracaktım. Vardır senin gittiğin güzel yerler. Sarp, benim bildiğim mekanlar seni pek sarmaz. Sıcaktır, samimidir, oraya gittiğinde mutlu ister insan kendini. Oytun, tam da ben öyle yer arıyorum, sıcak kendi gibi, aynı Maral gibi. Sarp, ne Maral’ı? Oytun, sana söylemedim değil mi? Maral’ı çıkaracağım bu gece. Onun kadar özel bir yere götürmek istiyorum. Ne dersin? Sarp, boşuna kürek çekme derim. Onun kadar özel bir yer yok diyorum. Oytun; Sen bana aptal falan mı sanıyorsun. Maral’a karşı neler hissettiğini anlamadım mı sanıyorsun.
Sarp kapıdan çıkarken döner, Ha bu arada Maral’ı unutuyorsun? Okey! Sarp koşarak Maral’ın odasına gider. Maral, Oytun’la dışarı çıkıyormuşsunuz. Maral; Haa, yok ya, akşama parti var ya, erken çıkmasın diye söyledim. Sarp, o öyle anlamamış ama, herifin ağzı kulaklarında. Maral, ne güzel işte inanmış. Sarp, çok güzel, süper… Tam o sırada Canan Hanım kapıdan içeri girer. Şimdi belli oldu her şeyin rengi.
Ne rengi diyen Sarp’a, kıskançlığın rengi. Sen Oytun’u herkesten değil Maral’dan kıskanıyorsun. Şimdi anlaşıldı dün akşam öyle dediğin. Canan Hanım, bu burada bitmedi, gözüm üstünde. Sarp, Canan Hanımı ikna etmenin sevinciyle koşar, Taso’ya zıplar, dans eder. Bir kelebek kadar hafif olduğunu söyler. Taso’ya hadi hazırlan maça gitcez.
Tahsin Aslı’ya, benim akşam kartalımın yanında olmam lazım ringde. Ben gidiyorum, Oytun’a hediye verirken beni de unutmazsın değil mi? Aldığı hediyeyi verir, bu daha küçük ama içinde aşk var. Aslı Taso’ya, bir kaşık pasta ikram eder. Taso, Kartalımın pastası değil mi?
Oytun odasında beklemekten sıkılır. Çıkar dışarı, Maral’ı aramaya başlar.
Maral’ı cep telefonu ile arar, meşguldür. Tadilat var, girilmez yazan bölüme girer. Aniden ışıklar yanar, babası Halis Bey, aramıza hoş geldin diyerek sarılır, öper.
Babasına çok düşüncelisiniz diyerek teşekkür eder. Halis Bey bana teşekkür etme, Maral’ı teşekkür et. Onun fikriydi.
Herkes sırayla öper, hoş geldin der ve hediyeler verilir. Orkun’un üvey annesi Deniz Hanım aldığı teknenin anahtarını verir. Maral da hediyesini verir, maket bir yelkenlidir.
Oytun çok mutlu olur, dile benden ne dilersen. Aslı’nın söylediklerini hatırlar. Sarp’ı Oytun ile kıskandıracak onu maça götürecektir. Maral, aslında biraz saçma olacak ama, Kick boks maçına gidelim mi? Sarp’ın boks maçı var da bu gün. Destek olmak istiyorum ona. Oytun, bilemedim şimdi ama, peki gidelim der ve babamlara haber verelim öyle çıkalım.
Halis Bey, önce karısı Deniz’i şakacıktan haşlar, sonra melek gibi bir kalbin olduğu için, öyle mutluluk duydum ki karım olduğun için.
Oytun biz maça gidiyoruz, Sarp’ın boks maçı var da. Halis Bey, o çikolatacı serseri bir de boks maçına mı çıkıyor. Karım az önce ekti beni, şimdi oğlum mu ekicek. Oytun, istersen sen de gel. Halis Bey, olur, ne zamandır böyle bir şey yapmıyorum.
Sarp’ı boks maçına Taso hazırlar, ellerini sarar, eldivenlerini giydirir. Isınmasını yardım eder. Tasa, Maral’ı kıskandığı için Oytun’un hayatını karartmasını izin vermez. Taso, ben seni tanıyamıyorum, şu haline bak. Gözün karardı senin. Sen babana mı benzicen.
O sırada Sarp, gelen Maral, Oytun ve Halis Beyi görür, bunlar ne yapıyor lan burada? Maral; Sarp sürpriz. Halis Bey, bakalım sokakta olduğun kadar ringde de iyi misin? Sarp; Hatırlatmayın o olayı. Bu gün kaybedersen kusura bakarım. Neticede Luna’nın itibarı söz konusu.
Sarp çok tedirgindir. Maral Oytun’a ben bir Sarp’a bakayım der. O sırada sarp’ın yanına Alara gelir. Sarp, sen nerden çıktın. Alara, sana uğur getirmeye geldim. Maral, Alara’yı görünce Sarp ile konuşmaz. Oytun Sarp’a seslenir. Sana ringde başarılar. Gönül maçını kaybettin ya, bunda kazanırsın belki.
Sarp da döner, kumarda kaybeden aşkda kazanırmış. Oytun gider babasının yanına oturur.
Boksçular takdim edilir ringe çıkarlar. Maç hızlı başlar. Sarp ilk anda rakibini yere düşürür.
Sarp, Maral ile Oytun’un keyifli anlarını görünce dikkati dağılır, rakibinden sağlı sollu yumruklar alır ve yere düşer.
Bir zaman kalkamaz, hakem 10 kadar sayar, en sonunda Taso’nun uyarıları ile ayağa kalkar. Maça devam eder. Sarp iyice hırpalanmıştır, bu defa o atar sağlı-sollu yumrukları, rakibini yerle bir eder.
Hakem sarp’ı maçın galibi ilan eder. Alara çabuk davranır ringe çıkar, Sarp’ı tebrik eder.
Sarp, Oytun’un yanından Maral’ın kolundan tutarak çeker alır ve soyunma odasına götürür.
Kapıyı kapatır Maral’a; Hoşlanıyor musun sen bundan. Maral, sana ne ya… Sarp, niye çıkıp geldin onunla buraya. Maral; Ben sana niye Alara’yı çağırdın diye soruyor muyum? Sarp; Ben çağırmadım. Ne yaptınız dışarıda söyle bana. Maral, sana hesap mı vericem. Sarp; vericeksin, bundan sonra bana hesap vereceksin. Maral; Aaa, neden? Sarp; Öğrenmek mi istiyorsun? Maral; Evet. Sarp; Çünkü sen benimsin.
Maral; Ben, Oytun’daydı gözün. Yenilme diye ses çıkardım. Ben sana bir şey olmasın diye dua ettim, o da yanımda bekledi. O kadar. Yüzüme bak. Ne söylediysen bir daha söyle. Sarp; Maral ben… Ve 5.bölüm burada sona erer.
Maral En Güzel Hikayem, 5.bölümünde her şey vardı. Kavga, dövüş, kıskançlık ve her şeyden daha önemlisi aşk vardı. Maral Sarp’ı sevdiği kadar, Sarp da Maral’ı seviyor.
İyi seyirler
Saygılar, sevgiler.
Abdurrahman Balcılar
Twitter: abdurrahman balcılar@abbalcilar
Mail : ab.balcilar@hotmail.com
Blog: milliyet.com.tr/cansever
Blog: balcilar-blog.com
Not: Görseller diziden tarafımdan kopyalanarak alınmıştır.
