Bu memlekette yıllardır yaşayan gayrimüslimler TC Vatandaşı değil mi?

Güncel

hisar-3

Bugün Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök’ün köşesinde yazdığı “Hisar Camisinde ne oldu” başlıklı yazısı hayli ilgimi ve dikkatimi çekti. Ben 42 yıl İzmir’de yaşamış, üniversite yıllarım Hisar Camisi’nin hemen dibindeki bir iş yerinde çalışarak geçmiştir. Hisar Camisi avlusunda karton üzerinde çok Cuma namazı kılmışımdır. Cami etrafındaki vakıf dükkanlarını ve esnafını çok iyi bilirim. Bu nedenle…

Ben yorum yapmıyorum. Yorumu siz okuyucularıma bırakıyorum. Söz konusu yazıyı yorumsuz olarak, Sayın Ertuğrul Özkök’ün izniyle aynen aşağıda aktarıyorum.

OKUYUNCA Önce Üzüldüm.

Sonra hayret ettim.
Sonra merak ettim.

Olay, ilgiyle izlediğim Zete internet sitesinde önceki gün yayınlanan bir yazı ile yayıldı.

Yazıyı Sedat Kaya isimli bir İzmirli, çok akıcı, samimi ve sıcak bir üslupla yazmış.

İzmir’in Konak ilçesinde, çevrede Basmacı Yusuf diye bilinen Yusuf Hobe isimli bir Yahudi vatandaş 14 Nisan gecesi hayatını kaybetmiş.

İzmir Hisar Camisi çevresinde bir dükkânı varmış ve çevre esnafı tarafından çok seviliyormuş.

Çevredeki esnaf çok üzülmüş ve gece öldüğü için ilan verilemediğinden Hisar Camisi’nin imamına başvurup, bir ilan yapılmasını istemişler.

İmam reddetmiş.

Bunun üzerine, aralarından biri Konak İlçe Müftülüğüne başvurmuş, o da reddetmiş.

Sonunda işi Dinayet’e kadar götürmüşler, orası da reddetmiş.

Çok üzüldüm ve işin aslını araştırdım.

ÇEVREDEKİ ESNAF NE DİYOR? İMAM VE MÜFTÜLÜK NE DİYOR?

HİSAR Camisi çevresi çok iyi bildiğim bir yerdir.

Rahmetli babamın dükkanı oradaydı. Cuma namazına çoğunlukla o camiye giderdi.

O nedenle merak edip Ege temsilcimiz Deniz Sipahi’ye sordum, o da araştırdı. Ayrıca DHA da konunun üzerine gidip ayrıntılı bir haber hazırlamış.

Cami imamı böyle bir başvurudan haberi olmadığını söylemiş.

Çevredeki esnaftan bir kişi önce Konak İlçe Müftülüğü’ne, sonra da Diyanet İşleri Başkanlığı’na telefon ettiğini, her iki yerden de ret cevabı aldığını söylemiş.

Kısaca işin aslını öğrenemedim.

Beykoz Konakları’ndaki evimde , haftada iki-üç defa, yakınımızdaki camiden yapılan ölüm ilanlarını işitiyorum.

Bana hayırlı bir hizmet olarak görünüyor.

Düşündüm.

Bu ülkede 36 ay askerlik yapmış, vergisini ödemiş, çevresine kendini sevdirmiş, cuma namazlarında Müslüman komşuları rahat namaz kılsın diye kartonları kendi eliyle dükkanının önüne sermiş bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ölümü niye camiden ilan edilemez?

Dinayet yetkilileri lütfen aydınlatın beni…

Nedir bu olay? Doğru mudur?

Bir hemşerimizin ölümü ilan edemeyecek kadar sekterleşti mi bizim inancımız?

Cumhurbaşkanımız Yahudilerin dini bayramlarını resmi açıklamalarla kutlarken ramazan günlerinde Yahudi Ortodoks, Katolik, Protestan temsilcilerle aynı masada oruçlar açılırken, ülkemizin en özgürlükçü şehrinde böyle sekter bir tutum olabilir mi?

Ya yalanlayın, rahatlayayım…

Ya da doğrulayın, gerekçesini öğreneyim.

Yoksa üzüntümden kahrolacağım…

Yazı aynen böyle ve burada bitiyor.

Benim ağzım bir karış açık kaldı!

Yorum yapmıyorum.

Yorumu siz okuyucularımıza bırakıyorum.

Saygılar ve sevgiler.

Abdurrahman Balcılar

Twitter: abdurrahman balcılar@abbalcilar

Mail : ab.balcilar@hotmail.com

Blog: blog.milliyet.com.tr/cansever

Blog: balcilarblog.com

Not: Ertuğrul Özkök 20 Nisan 2016 Hürriyet gazetesi köşe yasından alıntı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir